Ana Sayfa | Dergi Hakkında | Yayın Kurulu | Danışman Kurulu | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | İletişim  
2002, Cilt 16, Sayı 2, Sayfa(lar) 151-157
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Editöre E-Posta ]
ETYOLOJİSİ SAPTANAMAYAN VE KLİNİK OLARAK POST TRANSFÜZYON HEPATİT KUŞKULU OLGULARDA TT VİRÜSUNUN ARAŞTIRILMASI
Bekir KOCAZEYBEK
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul
Anahtar Kelimeler: TT Virus (TTV), TTV-DNA, hepatit, transfüzyon, prevalans, polimeraz zincir reaksiyonu (PZR)
Özet
Bu çalışmanın amacı, etyolojisi bilinmeyen ve klinik olarak transfüzyon sonrası hepatit kuşkusu veren hastalarda TT Virus (TTV) prevalansını saptamak idi. Açık kalp ameliyatından 3-17 hafta sonra hepatit düşünülen ve ameliyat öncesinde TTV DNA yönünden olumsuz oldukları gösterilen 90 olgunun serumunda TTV DNA araştırılmıştır. Olumlu bulunan olgular TTV DNA yönünden 24 ay izlenmiştir. Araştırmada TTV DNA incelemesi Takahashi ve arkadaşlarının önerdiği polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi (PZR) yöntemiyle yapılmıştır. Hasta grubunun 21'inde (% 23.3), kontrol grubunun ise dördünde (% 4.4) TTV DNA pozitif saptanmıştır. TT Virus DNA pozitif saptanan olguların transfüzyon sonrası ilk başvuru süresi minimal üç, maksimal 15 hafta, ortalama yedi olarak saptanırken ilk başvuruda saptanan ALT miktarı ortalamaları TTV DNA pozitif ve negatif olgular arasında fark göstermemiştir. Ancak TTV DNA pozitif olgularda iki olgu dışında ALT miktarı transfüzyondan sonra dokuzuncu haftaya kadar yükselme eğiliminde, en yüksek noktaya ulaşırken, bir olgu dışında diğer olgularda ALT değeri 13. haftadan sonra normal değere inmiştir. TT Virus DNA pozitifliğinin 24 aylık takibinde, bir olgu dışında, diğer olgularda bu süre sonunda pozitiflik devam etmiştir. Post-transfüzyon hepatit (PTH) etkeni olarak bilinen başlıca viral etkenlerin dışında, transfüze PTH veya non-transfüze asemptomatik olgularda TTV-DNA'nın değişen oranlarda saptanabildiğini ileri süren literatür görüşleriyle bu araştırmanın sonuçları paralellik göstermiştir. Gerek transfüzyon gerek non-transfüzyon yollarla bulaşın olabileceğini düşündüren viral etkenin epidemiyolojik özelliklerinin ve hepatik- ve ekstra-hepatik patolojilerinin daha net tanımlanabilmesi için araştırmadaki olgu gruplarına ek olarak transfüze ancak non-PTH hastalarını da içeren yeni klinik çalışmalara ihtiyacın olduğu görülmektedir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Editöre E-Posta ]
    Ana Sayfa | Dergi Hakkında | Yayın Kurulu | Danışman Kurulu | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | İletişim